Pages

30 Ocak 2013 Çarşamba

BİGBANG - SEUNGRİ



Amanın ne oldu bu yavrucağa? Durun hele ben onu gözü yaşlı görmeye alışık değilim. Hep güler, eğlenir, eğlendirir, muzurluk peşindedir, şen kahkahaları vardır, hımmm biraz da yaramaz mıydı. Yoksa,  yeni bir olay var da abilerimi üzdüm diye mi ağlıyor?... 

Cicişim ön yargıları bir kenara bırak, hem ilahi beyan da "birbirini hakkında zan etmeyin demiyor muydu" ve de yazıda "İnsan bir kere önyargıya vardı mı, fikrini değiştirmek kolay olmuyor." diyor laf nerene geldi, dikkatini çekerim. 

Selocann'ın takipçilerindenim ve de hoş mu hoş bir çeviri ile karşımıza gelmiş ben de sizlerle paylaşmak istedim. "Aaaa öyle imiş, azmine hayran oldun SeungRİ" dedirtti bana. Aslına buradan ulaşabilirsiniz :) 

buyurun çakması :P (Shout Out to the world kitabından) ;

Tv programı ve akademi için elemeleri geçtikten sonra, aslında hiç kimse olduğum gerçeğiyle yüzleştim ancak bu birazcık da haksızlık gibi görüyordu. YG’ye katılmamla birlikte, önceden dünya üzerindeki çok az sayıda kişiyle irtibat halinde olduğum gerçeği dank etti ve bir an boşluğa düştüm.

Eğitim sürem boyunca, ses kaydım tutuluyordu ve bir gün Başkan Yang beni görmeye geldi.

“Kaydını izledim. Yeteneğin var gibi…acaba Jiyong ve YounBea’yi tanıyor musun?”

“Ah?Ah…tanıyorum.”

“Jiyong ve YoungBea 6 yıl boyunca şirketimizde eğitim aldı ve seneye grup olrak çıkış yapacaklar. İnanılmaz yeteneklere sahipler. Bana göre senin şarkı söyleme kabiliyetin 50 puan dans kabiliyetin de 50 puan ancak yeteneklerini geliştirebilirsin. Çalışmalara yarından başlayarak, ikisini de 100 puan yapman mümkün.”

Aslında, o ağabeylerin kim olduklarını bilmiyordum ama başkanın benden beklediği cevabı vermem gerektiğini düşündüm. Tabi ki, onların ne kadar yetenekli ve muhteşem olduklarının da farkında değildim o zamanlar. “İnanılmaz Yetenek”in ne olduğunu idrak ettiğim zaman, eğitim sürecim de başladı.

Kabiliyetlerimizdeki farklılıklar çığ gibiydi. Şarkı söyleme, dans etme, kişilikler… hiçbiri karşılaştırılabilecek türden değildi. İyi olan sadece uzun süredir eğitim gören Jiyong Hyung ve YoungBea Hyun değildi, YG’ye benim ile aynı zamanda girmiş olan diğer abiler de en az onlar kadar iyiydi. Daesung Hyung’un taktire şayan kişiliği ve pozitif bakış açısı vardı. TOP’ın orta derecede kısık sesi ve rap yeteneğinden pürüzsüz sesine kadar her şeyi harikaydı. Diğer kulvarlarda da benden kat kat ve kat iyiydiler. Benimse taktir edilecek şeyim maknea oluşumdu! Öz saygınlığım bundan ibaretti.

Sonuçta, YG hip-hop tarz müzik yapmasıyla bilinirdi ve benim o türden anladığım pek söylenemezdi. Grubun üyeleri müzik hakkında konuşmaya başladıklarında konuya dahil olamıyor ve sonunda kendimi hip-hop dinleyerek buluyordum. Gün boyu YG şirketinden çıkıp hip-hop parçaları dinliyordum ancak bu müziğe ömrünü vermiş olanlarla, benim aramda dağlar kadar fark vardı.

İnsan bir kere önyargıya vardı mı, fikrini değiştirmek kolay olmuyor. “Battle Shinhwa”yı izlemiş olanlar, şarkı söyleyişim yeterli olmadığı için performansımı yarıda kesmiştim. Bu davranışım insanlar üzerinde kötü bir izlenim bıraktı. Bir gün SE7EN Hyung ile yemek yerken bana şöyle dedi;

“Neden YG'yi seçtin?”

“Burada olmak istediğim için buradayım.”

“Gerçekten mi?” (Sanırım burada gerçekten şarkıcı olmak isteyip istemediğimi sorguluyor)

SE7EN Hyung’un bana inanmadığını görünce çok üzülmüştüm. Şimdi bu durumu çözmüş olsak da zamanlar, daha iyisini yapmayı bilmeye çocuk gibi hissediyordum. Performansım çok iyi değildi ancak insanların ne kadar çok çabaladığımı görmeyişi beni çok üzüyordu. “İnsanlar benim hakkımda bu kadar net bir yargıya sahipken başarma olasılığım ne? Fikirlerini değiştirmem mümkün mü?” Bu durum benim için sinir bozucu bir ha almaya başlamıştı. “Suçun bende olmadığını anlamaları için ne yapabilirim.?” Öyle depresif hissettiğim zamanlar oluyordu ki uyuyamıyordum.

Bu fırtınalı zamanlarda, “BIGBANG Debut Documentary” kayıtları başladı. Kaydın yapıldığı hergün, meydan muharebesi gibiydi. Üstelik, her hafta başkan Yang raporunu herkesin önünde açıklıyordu. Performans sonucumun her defasında en düşük çıkması çok küçük düşürücü bir durumdu. Hatta bir keresinde 100 üzerinden 7 puan almıştım. Ruh halim hiç iyi değildi ve performansım gittikçe kötüleşiyordu. Kendimden nefret ettiğim için Tanrı’ya yalvaramıyordum bile. 
Ancak, bir süre sonra depresyondan kurtuldum. Zorluklarla karşılaştığında ne yapacağını bilemeyen insanlar yenilmeye mahkumdur. Kararlıydım. Önce kendimi sevmeyi öğrenmeliydim. Daha kendim sevmezken, insanların beni sevmesini nasıl bekleyebilirdim? İnsanların onayını almadan önce içimdeki hazineyi ve yeteneği keşfetmem gerekiyordu. Kendimi geliştirmediğimde ya da hata yaptığımda kendime şunu söylüyordum;

“Seung-Hyun ah, sorun değil. Tekrar dene.”

Şimdi bile, kendime söylemeyi sürdürüyorum “Seungri ah, seni çok seviyorum!” Çoğu kişiye aptalca gözükse de, bana kattığı şey paha biçilemez. Üzücü ruh halinden kendime güvenmemi sağlayan silahım.

Başarı ve yeteneğe sahip olanlar doğal olarak özgüvene de sahip olurlar. Ben özgüvenimi kazanmak için şafak sökünceye kadar çalışma odasında pratik yaptım, her boş zamanımda şarkı söyledim. Yaptıklarım takdir edilmediği sürece özgüvene sahip olmanın da anlamı yoktu.

Ne kadar kararlı olursam olayım, zorluklarla yüzleştiğim zamanlar da oluyordu. Şöyle ki Jiyong Hyung yaptığı şarkıları dinletir, Youngbae dans ederken ne kadar yakışıklı olduğunu gösterirdi. Ne zaman yenik hissetsem kendimi sorgulardım.

“Ben neden bu kadar iyi olamıyorum?”

Doğru söylüyorum, neden insanların yapabildiklerini ben yapamıyorum diye isyan ederdim. Yeteneğimde ki boşluğu çok çalışmayla doldurabileceğimi düşündüm. Eğer çok çalışmada işe yaramazsa daha fazla çalışırdım. Büyüleyici yeteneklere sahip değildim Şarkıcı olarak, doldurmam gereken bir dolu boşluk var. Öyle bile olsa pes etmeyeceğim. Çok çalışmaya devam edeceğim ve kendimi hep seveceğim!


Evet efendim yazıyı da okuduk SeungRİ; "Hadi hadi oyalanma, ben azmettim oldu bir şeyler. Sıra sende, çalışmayı boşlama" diyor :) tamam ustam ben kaçar telaş etme, ileride bir gün hatırlatırım sana bu sözlerini ;)

27 Ocak 2013 Pazar

Yuppiİ Tatil

evet evet ben yaşıyorum hala. hayat belirtisi gösterdim sonunda tatil gelince :). Tatil tatil tatil... Söylemesi bile güzel değil mi? O kırmızı valiz yeniden yollarda. Bence eşya kullanıldıkça mutlu olur. benim kırmızım da ne zaman yola çıksak sanki etrafa gülücükler saçıyormuş gibi geliyor. Ya da sahibi öyle oluyor artık bilemiyorum. En çok sevdiklerimden bir tanesi yolculuk etmek ve tatil gelince daha ayrı bir anlam taşıyor.Yoğun geçen bir dönemin ardından ara tatile kavuştuk. Herkesin buna ihtiyacı vardı diye düşünüyorum. Tatili olmayanlar üzgünüm çalışmaya devam etmek zorundasınız :) Tatil gerekli çünkü yenilenmeye, eksikleri görmeye, insanlarla iyi anlaşmaya, sevdiklerinle birlikte olmaya ihtiyaç var. Tabi tatil benim üzerimde bir rehavet sağlıyor ve zaten boş vermiş biri olarak iyice dibe vurmama sebebiyet verebiliyor. Ama kota koydum kendime bu defa en az iki kitap bitirilecek, fazla uyku yok insan içine karışılacak ve bloga vakit ayılacak.:) . Tatilde çok komik olduğunu düşündüğüm  cheongdam dong alice izlenecek. üç hafta önce başladığım hepi topu 11 bölüm olan ve benim bir türlü vakit bulup bitiremediğim  Rich man, poor woman bitirilecek ve daha kuzenlerle film geceleri düzenlenecek.  HERKESE İYİ TATİLLER...  Tatil müziksiz olmaz :p







23 Ocak 2013 Çarşamba

AMİN...




EÛZÜ BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİR-RACÎM, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRRAHİM

Ya İlahel Alemin

İlk yarattığın nur Efendimiz'in nuruydu. 
Sen O'nu var etmeden evvel gündüzün geceden, 
baharın da kıştan farkı yoktu.
İyilikler, kötülüklerle iç içe; 
akıl nefse yenik, 
ruh da bedenin esiri idi.
O Güzeller Güzeli 
Varlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdi
düşünceye kapılar açıp 
insanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı. 
Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmenden
Ve sayısız nice nimetlerinden ötürü 
sana sonsuz hamd ü senalar olsun Ya Rabbi!

Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâh'ım!

Mahlûkatın adedince,
Zatının rızası,
Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamınca
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ve O'nun ehli ve ashabı üzerine salât ü selamla bir kere daha yâdederek huzûr-u İlahi'de el açıp yakarıyoruz

Ey her şeye hayat bahşeden Allahım

Bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılan 
mübarek günleri vardır. 
Bir gün daha vardır ki, 
O da Allah Rasûlü'nün dünyayı teşrif buyurarak 
tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır. 
Bizler şimdi o anı yaşıyoruz.
Rahmet-i Rahmanın galeyana geldiğine inandığımız 
bu kutlu zaman diliminde,
Mevlid Kandilinin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle,
ümmet-i Muhammedin hal-i pürmelali açısından 
bayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla, Şefkat Peygamberi'nin ruhaniyetine sığınarak,
senden yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz Ya Rabbi

Ey her şeye gücü yeten Allahım

Efendimiz'i düşünmekle 
hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını
ve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız.
Duyarız imanın yenilmez gücünü,
Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu,
Duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini,
Duyarız iffet ve ismetin, meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini.
Nolur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve engince 
Bütün insanların ruhlarına duyur Ya Rabbi!

Ya Rabbel Alemin

O'nun terbiyesi, onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerin
imanları izân ufkuna erişiyor,
muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor.
Efendimiz'i bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyle
her an daha da şahlanıyor
ve O kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor.
Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağı 
ve gül devri yaşat Ya Rabbi!

Ey yüceler yücesi Allahım

Yüzümüz yok, hicap içindeyiz;
Efendimiz'in senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.
Keşke ne seviyede olursa olsun 
Efendimiz'den hiç uzaklaşmasaydık; 
ondan gelen ışıklardan 
ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan 
hiç mahrum kalmasaydık..
Ve onu o inandırıcı çehresiyle 
içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..
Sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen
hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle Ya Rabbi!

Ya İlahel Alemin

O Güzeller Güzeli Sevgiliyi, bir kere daha misafirimiz eyle..
tahtını sinelerimize kur
gönüllerimizdeki karanlıkları kov,
bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur
ve bize yeniden diriliş yollarını göster Ya Rabbi

İnananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allahım

Her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıver
herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver.
Her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüver
Sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coşturuver
Ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuver
Ve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!

Ey merhameti bol olan Allahım!

Şefkati, adaletini aşkın Gönüller Sultanı'nı unuttuğumuzun 
ve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız.
Biliyoruz ki o Rahmet Nebisi 
incinse de küsmedi
Vefasızlık görsede alakayı kesmedi
Başını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya âmin de demedi.
Sinesini, Ebû Cehil'leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtı
ve her sözünü, her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı.
Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade eden 
ve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!

Ey ihsanları sonsuz olan Allahım

Düşe-kalka olsa da hep Efendimiz'in izinde yürüme gayretindeyiz.
Nolur bizi bir kere daha sevindir. 
Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla 
adını âleme tam duyuracak demdeyiz.
Bu dünya ışığa hasret gidiyor. 
Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, 
yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.
Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız hep senin habibin;
Nolur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun,
ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın
ve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..

Ey yapılan dualara cevap veren Allâhım

Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,
Darda kalanlara icabet edersin,
Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin
Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin
Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!

Allâhım

Acizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden,
Korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız.
Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!

Ey Yüceler Yücesi!

Bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan, 
bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat 
ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi!
Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı!
Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!

Allahım

Sen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler ver
ve lutfedeceğin bu kabiliyetleri
Senin rızan yolunda kullanmayı
bizlere nasip eyle ya Rabbi!

Allahım

Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!

Allahım

Cümlemize vicdan genişliği lutfet
Kalplerimize inşirah bahşet
Bizleri kollektif şuura sahip kullarından kıl
Ve bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!

Ey yüceler yücesi olan Allahım

Biz ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider
Bize ve ülkemize birlik ve dirlik ver
Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle..
Kalplerimizi birbirene ısındır ve
Bizleri birbirimize sevdir
Dünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimizi
Bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!

Allâh'ım!

Efendimiz Hz. Muhammed (sav)in Sen'den istediği 
her türlü hayrı Sen'den istiyor, 
yine Peygamber Efendimizin sana sığındığı 
her türlü şerden de sana sığınıyoruz.

Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!

Bizim, anne-baba ve ecdadımızın
Bize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin,
Bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın,
Sevdiklerimizin, sevenlerimizin,
Içinde neşet ettiğimiz beldedeki insanların,
Milletimiz fertlerinin,
Kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın,
Dostlarımızın, kardeşlerimizin..
Bize karşı hep civanmertçe davrananların..
Hayır dualarında unutmayıp
Her zaman bizi de yâd edenlerin..
Üzerimizde hakkı bulunan kimselerin..
Kıymetli nasihatleriyle
Bize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin...
Ve bütün ümmet-i Muhammedin
Günahlarını bağışla! Ya Rabbi!

Allahım!

Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi
Bir kere daha tekrarlıyor,
Resûl-ü zîşânı, âlini, ashabını
Bir kez daha salavâtlarla anıyor
Ve dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz.
Ne olur, bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi!

Amin ve selamün alel murselin vel hamdü lillahi Rabbil-alemin 

Hadîs-î Şerîf



İbn Mesud (radıyallahu anh) hazretlerinden rivayet edildiğine göre;
Rasûl-ü Ekrem (sallAllahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

Allah’a karşı olabildiğince hayâlı davranın!

Allah’a karşı gerektiği ölçüde hayâlı olan,

kafasını ve kafasının içindekileri, midesini ve midesindekileri kontrol altına alsın!

Ölüm ve çürümeyi de hatırından dûr etmesin!

Âhireti dileyen, dünyanın sûrî güzelliklerini bırakır..

işte kim böyle davranırsa, o Allah’tan hakkıyla hayâ etmiş sayılır. 

[Tirmizî, rekaik 24; Ahmed b. Hanbel, Müsned 1/387]


Akıllı ve takvalı olanlardan başkasıyla düşüp kalkma. Basiretli alimden başkasıyla dost olma. Allah Rasulü Efendimiz’e, (sallallahu aleyhi ve sellem) ”En hayırlı dost kimdir?” diye sormuşlar da O:

"Gördüğünüzde size Allah’ı (celle celaluhu) hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ameli de size ahireti hatırlatandır" buyurmuştur.

-İmam Muhasibî (r.a)-


Üç kişi vardır ki, onlar İblisten ve askerlerinin şerrinden masundurlar:

1. Gece ve gündüz Allah’ı çok zikredenler.

2. Seher vakitlerinde istiğfar edenler.

3. Allah’ın haşyetinden ağlayanlar.

(Camiü’s-Sağir)


Sehl ibni Sa’d (ra)’dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“İki dua geri çevrilmez veya pek nadir olarak geri çevrilebilir.

Bunlar ezan okunurken yapılan dua ile

savaş esnasında orduların birbirine giriştiği dehşet anında yapılan duadır.”


(Ebu Davud, Cihad, 39)

 


“Oruç perdedir.

Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın.

Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa

“Ben oruçluyum!’’ desin (ve ona bulaşmasın)’’

 Buhari, Savm 2

  

Allah Resulü (aleyhissalatu vesselam) buyurdu:

“Biriniz yemek yerken “Bismillah” desin;

Başta söylemeyi unutursa sonunda

“Bismillahi fi evvelini ve ahirihi -Başında da sonunda da Bismillah-” desin.” 

(Ebu Davud, Tirmizi)



Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:
“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Kulların sabaha erdiği her günde iki melek semadan iner ve bunlardan biri şöyle dua eder:
Ey İlahımız! İnfak edene halef (devam) ver.”
Diğeri de şöyle dua eder:
“Ey İlahımız! Cimriye de telef ver.”

Buhari, Zekat 28; Müslim, Zekat 57, (1010)



"Kim bildiğiyle amel ederse Allah ona bilmediklerinin ilmini ihsan eder"

(Ebu Nuaym, Hilye, 10/15)


Rifaa b. Rafi’ (r.a) anlatıyor:
Bir gün Rasûlullâh’ın (s.a.s) arkasında namaz kılıyorduk.
Nebi (aleyhisselam) rukûdan başını kaldırıp:
”Semi’allâhu limen hamideh” dedi.
Bir kişi arkasından:

ربنا لك الحمد حمدا كثيرا طيــبا مباركا فيه
"Rabbenâ ve leke’l hamd. Hamden kesîran tayyiben mubâraken fîh"
(Rabbimiz! Övgüler ancak sanadır. Övgülerin en çoğu, en temizi, en mübarek olanı…)
Rasulullah (s.a.s) namazı bitirince sordu:
”Onu kim söyledi?”
Bir adam:
”Ben…” deyince,
Nebi (s.a.s) şöyle buyurdu:
”Otuzdan fazla meleği, onu yazmak için birbiriyle yarışırken gördüm.”
                                                                            
(Buhârî, Sahîh, hadis no: 766)



(Bir yerde toplanıp lüzumsuz şeyler konuşanlar, kalkarken,
“Sübhanekallahümme ve bihamdike eşhedü en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubü ileyke”
okurlarsa, orada işledikleri günahlar affolur.)

[Tirmizi]


Meâli: “Allah’ım! Seni her türlü noksanlıktan tenzih eder hamdimi sana takdim ederim. Senden başka hiçbir ilâh bulunmadığına şahadet ederim. Senden mağfiret diliyor ve sana tövbe ediyorum.”


قال رسولُ اللَّه , مَنْ يُحْرَمِ الرِفْقَ يُحْرَمِ الخَيْرَ كُلَّهُ
أخرجه مسلم

Cerîr (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Bir kimse rıfk’tan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur.”

[Müslim, Birr 75, (2592). ]


“Rıfk, kelime olarak mülâyemet, letâfet, yumuşaklık, tatlılık mânalarına gelir, sertlik ve kabalığın zıddıdır.”


Üsame İbnu Zeyd Radiyallahu Anh’tan rivayetle Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

“Kim, kendisine yapılan bir iyiliğe karşı, bunu yapana:
“Cezakellahu hayran (Allah sana hayırlı mükafaat versin)” derse teşekkürü en mükemmel şekilde yapmış olur.”

Tirmizi Birr 86.(2036)



“La tağdab!” Öfkelenme !..

Hadis kaynaklarında zikr edilen en kısa hadis budur..
Kısalığına rağmen ihtiva ettiği manalar çok zengindir…
Bu sözle murad olunan manaların bir kısmı..

- Dünya ve Ahiret saadeti..Zira Öfke; kişileri birbirlerinden ayırır ve Öfkenelinen kişiye zulm edilmesine vesile olur.
- İnsanın en büyük düşmanı; Şeytan ve Nefistir.. Öfke bunları besler, Ruhu ve Kalbi çürütür..
- Öfkeli insan Adil olamaz ve doğru hüküm veremez..
- Öfke; Gıybet ve kini artırır.. bu ise tüm amelleri boşa götürür..
- Bir manasıda; Öfkenin Emr ettiği şeyi yapma demektir..Zira Öfkeleneni ve adaletsizliği sevmez…

 

(c)2009 biraz biraz. Based in Wordpress by wpthemesfree Created by Templates for Blogger