Pages

27 Ağustos 2013 Salı

İç Döküş ve Kolay Tarifler

Merhabalar efendim, herkese selamlar hürmetler..

Malumunuz ümmet-i müslümin zor mu zor günler geçiriyor. Hepimizin içi buruk, gönlü yorgun amma ki diller hep dualı. 

Ne yemelerin tadı var ne buluşmaların ne konuşmaların ne de gülüşmelerin.. İçimize hep bir burukluk bir hüzün hakim. Hal böyle olunca bu sıralar hiçbir şey tat vermez, her hal göze batar, gönül tırmalar oldu. Tamam dua ile azim ile bu günlerde geçer, her şey vaktini bekler, ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden erken doğar. Lakin çok sancılı, omuzlar küçük, yük ağır mı ağır..

Kuzenlerle buluştuk, tamam her şey iyi derken az bir zaman sonra yine neşem yok yine neşem yok.. Normal şartlar altında gülüp geçtiğim mevzulara gülüp geçemez oldum. Dert yanmaya, işi dedikoduya vermeye hiç mi hiç gerek yok. Zaten amacımda böyle bir yazı yazmak değildi. Her şey kendiliğinden gelişti, gayri ihtiyari oluverdi..

Gözün sevdiğim (!!) sosyal medyada gezerken birde ne göreyim, pasta yapmak ne kolaymış. Ben pasta börek işlerine başlamadan önce düşünce aşamasında günlerce bazen haftalarca takılı kalırım, olaki eyleme geçeceğim an vuku bulursa malzemeleri çıkarır tam da o anda zihnimden çakan şimşeklerin etkisi ile işi bilirine (anneme-ablama) bırakırım..

Eğer bu işler bu kadar basitse bende yaparım/yapmalıyım. Gif dünyası fazla eğlenceli, teknoloji çağının etkisi ile bilgiye ulaşmak da çok kolay, pasta börek işleri artık dakikalarınızı almayacak. Sloganım bile hazır.. Gifle hazırla 5 dakikada masanda ;) 

Buyurun Efendim birinci tarifimiz;











Bu da ikinci tarifimiz;















Bu günlük bu kadar yeter AFİYET OLSUN.. çok lezletliler demi ;) ;) ;)

BOL DUALI GÜNLER DİLERİM
Af, Afiyet ve Selâmetle...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Dağınıklık



Bir kere, şuradan başlayalım.Kanaatsizliğinden.

Ruhunu kara bulutlar gibi kaplayıp kasvet yağdıran daraltının bir nedeni de, bu kanaatsizlik. Kanaatsizliğin müsebbibi aşırı ihtiyatın, aşırı ihtiyatın müsebbibi biriktirme hastalığın.

Bir bak, mesela çekmecelerine... Dolapların kapaklarını şöyle bir arala. Evinin odalarını bir baştan öteki başa bir de bu gözle dolaş.

İstiflenmiş bir hayat göreceksin mutfak dolaplarında, şifonyerinde, gardırobunda.

Belki bir gün lazım olur, diye bir türlü “elden/gözden çıkaramadığın” eşyalar mezarlığı ile karşılaşacaksın oralarda. Bir gün bu dünyanın seni elinden çıkaracağını, o gün sen de sana ait sandığın her şeyin elinden kayıp gideceğini bile bile bak onlara.

O, “bir gün lazım olur” günü gelmeden öleceksin.

Kullanılmadan öylece duran her eşya insanın ruhunu ağırlaştırır.

Onca eşya ölüsünü sırtlanmış nereye gidiyorsun?

Bir düşünürsen, en çok hangi ruh halindeyken mutsuzsun diye, onca göstermelik yanıt arasından çıkagelir tek bir sahici cevap: “Bir işe yaramadığımı hissettiğim zamanlar, kendimi en mutsuz hissettiğim zamanlar.”

Ruhuna bulaşan sandık lekesi

Bil ki, bir gün kullanılmayı bekleyen atıl eşyaların üzerine sinmiş o karartı senin de ruhuna bulaşıyor. Sandık lekesini, hangi deterjan hangi kuru temizlemeci çıkarabilmiş ki şimdiye kadar... Peki sen onlardan ruhuna bulaşan bu sandık lekesini nasıl çıkaracaksın?

Şimdi hayal et.

Sen ölünce arkanda bıraktıklarına ne olacağını gözünün önüne getir bir.

O istiflenmiş eşyaları kim elden çıkaracak ardından tek tek?

O dağınıklığı kim toplayacak sence?

Ölmeden önce ölecekmiş gibi yaşa ve bu işi ölümden sonra başkasına bırakma.

Onları “at” diyemem, onları “elinden çıkar” diyebilirim.

İnan, ruhun büyük bir yükten kurtulacak.

Gelelim israflı bir hayatın biçimlendirdiği evine.

Eşyalarını tek tek kontrol et ve şunu sor: Hangilerine gerçekten ihtiyacım var diye, hangilerini “hoşuma gitti” diyerek aldım?

Cevap can sıkıcı değil mi?

Bir anlık nefsani bir almanın hazzı uğruna, evini bir mezarlığa dönüştürdün.

Unutma ki, ihtiyacın olduğundan değil de nefsine haz yaşatmak uğruna evine getirdiğin her eşya yaşadığın alanı; tıka basa dolu mekân da ruhunu daraltıyor. Sonra da duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlıyor, bu ev beni sıkıyor, nefes alamıyorum diye şekvaya başlıyorsun.

Evin nefes alamıyor ki sen alasın.

Takvim yapraklarına bir bak.

Kainattaki düzen ve intizamı, nizamı göreceksin.

Hiç şaşmayan bir hayat var bizi kuşatan.

Takvim yaprakları, bize hiç şaşmayan bir nizamın delilidir. Mutlak Varlığın “Munazzım” isminin tecellisidir o yapraklar.

 Sonra, Mülk Sûresi’nin üçüncü ve dördüncü ayetine kulak kesil.

“Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin.

 Gözünü çevir de bak.”

 Hadi, gözünü çevir de bir bak. Sonra şu sorunun cevabını ver: “Herhangi bir kusur görebilir misin?”

“Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner.”

Sonra da çantanı açıp oradaki karmaşaya bir bak. Telefon, adres, not kâğıtları, alışveriş fişleri, faturalar ve broşürlerle dolu çantanda nizamsızlığın hamallığını yaptığını gör.

Ya da masana nazarını sal.

Hatta karşında açık duran bilgisayarının masa üstündeki oraya buraya atılmış darmadağınık duran program uygulamalarına, dosyalara bak.

Masanın üstü dağınıksa zihninde düzen arama. Boşu boşuna zihninin bir intizamla işlemesini bekleme.

Gardırobun karman çormansa bil ki ruhuna da bulaşmıştır bu.

Şimdilik şuraya koyayım da sonra kaldırırım dediğin eşyalar aylardır koyduğun yerde durmuyorlar mı? Onlara baktıkça içinde bir bıkkınlık hissi uyandırmıyor mu?

Hadi dürüstçe söyle.

Odanda neyin nerede olduğunu zor buluyorsan, zihninde de neyin nerede olduğunu zor bulursun.

Hayatın dağınıksa, zihnin haydi haydi dağınıktır.

Munazzım isminin tecellisine mazhar olmak

Tamam, sana demiyorum ki düzen, intizam abidesi ol, hayatlarını her an eşyalarını düzenlemekle geçiren, geçici dağınıklıklara bile tahammülü olmayanlardan ol.

Mutlak Varlık, “Munazzım”dır, düzeni ve intizamı, düzenli ve intizamlı olanları sever.

Hemen kolları sıva.

O’nun Munazzım isminin tecellisine mazhar olmak için ama.

Yoksa, düzenli ve intizamlı olmak da boşuna bir eyleme dönüşür bu dünyada.

İşte böyle nefsim.

Mustafa Ulusoy - Zaman

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Teşekkürler..



Bizi her gün her gün yılmadan, sessiz ama bir o kadar azimle takip ettiğiniz için teşekkürler


:)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  :)  ;)


Bayram O Bayram Ola..


hazırlanmış ama misafir yoğunluğundan gönderilememiş yazımız ;) 


Bugün bayramın ikinci günü. Hem Ramazan Bayramı hem de cuma bayramı olması itibarıyla da iki kere kıymetli bir gün.

İnşaallah Ramazan’ı iyi değerlendirme imkânı bulmuşuzdur da Rabb’im bu bayramı, hakkımızda günahların bağışlandığı ve bizim kulluğa kabul edildiğimiz gerçek bir bayram olarak kabul buyurur.

Dua ve ibadetler belli bir zamanla sınırlı değildir. Duayı hayatımızın merkezine yerleştirip bir ömür boyu o mübarek iklimden nefeslenebilirsek yaşamak bir anlam ifade edecek bizler için. Özellikle bayram sevinci yaşadığımız şu günlerde bayramı kanla, zulümle, katliamla zehir olan kardeşlerimizi unutmamak gerekiyor..

Allah (cc) ümmet-i Muhammed (sav) mağfiret buyursun, iki cihanda affa afiyete mashar eylesin..


Sevgi düşe her dile, dünya döne bir güle
Tüm insanlık el ele, bayram o bayram ola
Yunusça tanış olduk, fuzuli'yle aşk bulduk
Aynı dili konuştuk, bayram o bayram ola...

Gelin gülen yüz olalım, yeni dünya kuralım
Gönüllerde gül açalım, bayram o bayram ola
Haydi gel konuşalım türkçe, sevgiyle kardeşçe
İnsanlık el ele, bayram o bayram ola...

Burda cennet çeşmeleri, oldu sevgi bahçesi
Tüllenir kır çiçekleri, bayram o bayram ola
Yunusça tanış olduk, fuzuli'yle aşk bulduk
Aynı dili konuştuk, bayram o bayram ola...

Gelin gülen yüz olalım, yeni dünya kuralım
Gönüllerde gül açalım, bayram o bayram ola
Haydi gel konuşalım türkçe, sevgiyle kardeşçe
İnsanlık el ele, bayram o bayram ola...




4 Ağustos 2013 Pazar

Bir Tutam Dua

Tüm Müslüman aleminin kadir gecesi  hayırlı ve mübarek osun. Rabbim bu gecenin hürmetine günahlarımızı affetsin. Bu geceden biraz bahsedecek olursak: 
Kur'an-ı Kerim kadir gecesinde indirilmeye başlanmıştır. Kadir gecesinin ehemmiyetini Kur'an-ı Kerim de geçen Kadir suresi ile söylemek gerekirse ;
''İnna enzelnahu fi leyletil kadr. Ve ma edrake ma leyletül kadr. Leyletülkadri hayrun min elfişehr. Tenezzelül melaiketü verruhu fiha biizni rabbihim min külli emr. Selamün hiye hatta madla'il fecr''
"Doğrusu biz Kur'an'ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
dua dua dua...  Allah'ım! Sen çok affedicisin. Affetmeyi seversin, bizleri affet.. Hakkımızda hayırlı olanı gönlümüze,gönlümüzde olanı hakkımızda hayırlı eyle AMİN...

 

(c)2009 biraz biraz. Based in Wordpress by wpthemesfree Created by Templates for Blogger