Pages

31 Aralık 2012 Pazartesi

Ayağı Tozlu Feylesof



Sayın okuyucu üzgünüm ama bu da çok uzun bir yazı ve rica ediyorum haddim olmayarak sonuna okuyabilir misin ;)

Bundan birkaç yıl önce ben Moğol kardeşim, ailemizin parçası, şirin insan Soko ile bir bayram sabahı odamda otururken sordum “ne dinliyorsun?” çünkü mırıldandığı şey çok hoşuma gitmişti. Her zamanki gibi o narin sesi ile nazikçe dönüp “Kanadalı şarkıcılar Haiti yararına şarkı yapmışlar onu dinliyorum” demişti. Böylece  herkesin bildiği Wavin Flag şarkısı ile tanışıklığım başladı, amaç da hoşuma gitmişti zaten. O aralar şarkıyı ne kadar dinledin bilmiyorum ve inanın merak edip anlamına bile bakmamıştım, yalap şalap ne anladı isem onunla idare etmiştim. Lakin dinlediğin şeyler ruhuna renk verir ve kulaklar ne dinlerse, söylenene alışan kalbin ayakların emrede oraya git. Gerek yoktu anladığım kadarı ile güzel de söylüyordu zaten :) sözlerine buradan ulaşabilirsiniz

Neden bilmiyorum bugün kurstan dönerken aklıma sürekli flag kelimesi düşüyordu, kendimi sadece flag flag derken buldum. Tam o sırada durdurdum ve “ When I get older, I will be stronger” demeye başladım. Neticesi mi yıllar sonrasına ertelenmiş bir merak karnımı doyurup, arkadaşla konuşup dertleştikten sonraki sıkı araştırma. İnşallah ayakların kaymaz, azmin-kararın-şevkin hep tazecik kalır.

Fazla söze hacet yok buyurun araştırmanın neticesi;

K'naan'a kulak vermeli! Neden mi?

Somalili Müslüman şarkıcı K'naan, dünyanın acısını ve heyecanını müziğiyle dile getirirken sahiciliğini hiç kaybetmiyor.
 


“Ne zaman Afrika’da çekilen bir yardım programı izlesek, ekrana en çok yansıyanlar çocuklar olur. Kamera kesinlikle bir şekilde o çocukların ayağına doğru kayar ve o çocukların ayakları hep çıplak ve tozludur. Kameramanın anlatmak istediği kendi önyargıları sonucu ulaştığı bazı çıkarımlar olabilir, ama benim gördüğüm o ayağı tozlu çocuk bir dilenci değil, ya da haysiyetsiz bir zavallı. O, ayağı tozlu bir filozof. O, kameramanın hayal edebileceğinden çok daha fazlasını anlatıyor, hem de hiçbir şeye sahip olmadan.” Keinan Abdi Warsame, sahne adıyla K’naan, böyle anlatıyor ilk albümüne adını veren “Ayağı Tozlu Feylesof” ifadesini.

K’naan, (Somali dilinde “seyyah” anlamına gelmekte), 1978’de Somali’nin Mogadishu kentinde, entelektüel ama fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Dedesi ünlü bir şair, halası ise ünlü bir sanatçıdır. Warsame ailesinin yaşadığı maddi sıkıntılar K’naan’ın babasını daha iyi bir hayat için göç etmeye zorlar ve K’naan daha 3 yaşındayken, babası, New York’ta taksi şöförlüğü yapmak üzere ailesinden ayrılır. Çocukluğunu Mogadishu’da babasından ayrı bir şekilde geçiren K’naan, bir gün babasının gönderdiği kolilerin içinden çıkan Amerikan hip hop albümleri sayesinde rap’le tanışacak ve tek kelimesini anlamadan saatlerce dinlediği bu albümler onu bir rap tutkunu yapacaktır.

1991’de başlayan iç savaşı yakından yaşayan K’naan, etrafta bombalar patlayıp silahlar ateşlenirken, arkadaşları kaza kurşunlarıyla hayatlarını kaybederken, ailesi ile birlikte hayatta kalmayı başarır ve yıllarca uğraşıp alamadıkları vize sonunda Kanada tarafından verilir; K’naan, annesi ve iki kardeşi beraberce Kanada’ya göç eder. İngilizce’yi burada öğrenen ve ‘rap’le daha yakından ilgilenmeye başlayan K’naan çeşitli organizasyonlarda sahne alarak başarıya giden yolu adımlamaya başlar.

K’naan’ın sahne aldığı ilk ciddi organizasyon Birleşmiş Milletler’in göçmenler yararına düzenlediği bir etkinlik olur. K’naan bu organizasyonda Birleşmiş Milletler’in Somali’ye yardım konusundaki başarısızlığını eleştiren bir “spoken word” performansı sergiler. Seyirciler arasında yer alan dünyaca ünlü Senegalli şarkıcı Youssou N'Dour, K’naan’ın performansından çok etkilenir ve 2001’de çıkaracağı “Building Bridges” adlı albümde işbirliği yapmayı teklif eder. Bu proje K’naan’ın yeni organizasyonlarda sahne almasına, yeni prodüktör ve sanatçılarla tanışmasına çok yardımcı olacaktır. Birkaç demo çalışmasından sonra K’naan 2005’te ilk albümü “The Dusty Foot Philosopher” (Ayağı Tozlu Feylesof)’u piyasaya sürer. Eleştirmenler tarafından övgü yağmuruna tutulan bu albümle K’naan, 2006’da Juno Ödüllerinde “Yılın Rap Albümü” ödülünü alırken, 2007’de BBC Radio 3’ten de “En İyi Çıkış Yapan Sanatçı” ödülünü almaya hak kazanır.

Albümdeki şarkılar 2000’li yıllarda pek eşine rastlayamayacağımız kadar organik ve yereldir. Somali kültürüne ait yerel çalgıları ve ana dilini bolca kullandığı albümde “Wash it down” adlı şarkısı hiçbir enstrüman kullanılmadan, yalnızca su sesi ile oluşturulan ritimle kaydedilmiştir. Albümden ilk single olarak çıkan ve eleştirel bir şarkı olan “Soobax”, EA Sports tarafından FIFA 2006’nın ‘soundtrack’ine seçilir. “Hoobale” ve “Until the Lions Learn to Speak” Somali’nin yerel şiirlerinden örnekler barındırırken, “What’s Hardcore?” adlı şarkı günümüzün sert ve gangster geçinen gençliğiyle Somali sokaklarında silahların gölgesi altında büyüyen çocukları karşılaştırır ve sorar: “Hangisi gerçekten sert?” “I was Stabbed by Satan”, hüzünlü bir hikâyeyi bir çocuk neşesiyle anlatırken, yine yerel enstrümanlar ve ritmlerle süslenen “In the Beginning” ise herkes için bir özgürlük çağrısıdır.

“Somalia” adlı şarkısında hiç kopamadığı Somali’deki hayatından bahseden K’naan’ın albümden çıkardığı ilk single “ABC’s” Madden NFL ‘09 oyununun ‘soundtrack’inde yer alır. Albümün şüphesiz en başarılı şarkılarından biri olan “Wavin’ Flag”in remixi Güney Afrika 2010 FIFA Dünya Kupasının resmî marşı seçilir.

“Seni düşerken görmesine izin verme; hep gülümse, yaraların kanıyor olsa bile.” (Smile)

Şarkılarında vatanı Somali’de yaşanan sıkıntılardan ve dünya meselelerinden sıkça bahseden K’naan’a göre ‘rap’, dünya üzerinde yaşanılanları anlatmak için çok etkili bir silah. K’naan; “Anlamlı müzik yapmaya çalışıyorum; bu, günümüz için çok acil bir şekilde gerekli” diyor. Çok politik olduğunu iddia edenlere itiraz eden K’naan sözlerine şöyle devam ediyor; “Dünyada olanları anlatıyorum, eğer bunları politik şeyler olarak görüyorlarsa asıl çok politik olanlar onlar.”

Günümüz ‘rapçi’lerinin takındığı gangster kültüründen ve klişelerinden tamamen uzak duran K’naan, bir röportajda sorulması üzerine hayatında hiç alkolün tadına bakmadığını hatta sigara dahi kullanmadığını söylerken başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: “Arkadaşların evinde toplanmıştık, herkes ot içtiğinden evde adeta göz gözü görmüyordu. Arkadaşlarımdan biri benim içmediğimi görünce bana bir sigara uzattı, kullanmadığımı söylediğimde büyük bir şaşkınlıkla şunları söyledi: ‘Ama nasıl olur adamım? Ben senin rapçi olacağını sanıyordum.’”

‘Rap’ müziği ile uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıkların birlikte görülmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren K’naan,
 “Alkol, esrar ya da uyuşturucunun insana bahşedilen doğallığı, saflığı zehirlediğini düşünüyorum. O doğallığı bir kez zehirlediğin zaman artık aynı doğallığa asla geri dönemezsin.” diyor.

Bir röportaj sırasında, “Şarkılarında Müslüman kimliğinden neden çok fazla söz etmiyorsun?” diye sorulması üzerine şunları söylüyor K’naan:
 Müslüman olmak, uyguladığın bir şeydir, konuştuğun değil. ‘Onun hakkında konuşmam’ demek istemiyorum ama konuşmaktan çok uygulamaktır asıl olan. Ben öyle bir Müslüman olmaya çalışıyorum, asıl olması gereken şekilde. Elimde bir afiş tutup ‘bana bak, ben Müslümanım’ şeklinde değil, bunun yerine bir Müslümanın yapması gereken şeyleri yapmaya çalışıyorum. Güzel olanı yaymak, iyi olmaya çalışmak, insanları incitmemek, bunlar benim için önemli olan şeyler. ‘Ben Müslümanım’ demek hiçbir şey ifade etmeyebilir, asıl mana ifade eden bir Müslüman gibi yaşıyor olmaktır.

Bir röportaj teklifi almıştım, hayatımı tüm ayrıntılarıyla göstermek istiyorlardı. Gün boyunca beni takip edip, kendi ortamımda beni kameraya almak istediler. Namaz kılarken, İslamî görevlerimi yerine getirirken. Onlara kamera önünde yapmayacağım tek şeyin bu olduğunu söyledim. Çünkü kamera önünde namaz kılamam. Kamera önünde namaz kılıyor ya da hayır işliyorsam o artık namaz ya da hayır değildir.”

Dünyanın dört bir tarafına yayılan iletişim araçları sayesinde yerküre gün geçtikçe küçülüyor ve bunun sonucu olarak kilometrelerce ötelerde olan olaylardan bile anında haberdar oluyoruz, ya da öyle sanıyoruz. Aslında haberdar olduklarımız olayların yalnızca bize bildirilen kısımları. Medya organlarını elinde bulunduran güç dünyanın her köşesine aynı yalanı anlatma şansına sahip. Bu gerçek Somali için de geçerli. Batı medyasınca barbar korsanlar olarak lanse edilmeye çalışan Somalili korsanların aslında çok farklı bir hikâyesi var.

K’naan, geçtiğimiz aylarda, Somali’deki korsanlık ve rehin alma olaylarının had safhaya ulaştığı zamanlarda, tüm dünyanın tepkisini üzerine çekecek bir açıklama yaptı. Rehin alma olaylarını elbette kınıyor olsa da, korsanları ortaya çıkaranın yine Avrupa, Amerika ve Birleşmiş Milletler olduğunu söyleyen K’naan, “hiçbir şey sebepsiz yere başlamaz” diyor:

“Somalilere sorarsanız korsanları asla kötülemeyeceklerdir. Çünkü şu an yaşananların, Batının yaptıklarının bir karşılığı olduğunu düşünüyorlar. Neden mi? Somali’deki hükümet kargaşasından faydalanmaya çalışan bazı Batı şirketleri önce Somali denizlerindeki balıkları uzun bir süre izin almaksızın avladılar, Somalili balıkçılar şikayet edecek merci bulamadıkları için elleri kolları bağlı bir şekilde beklemekten başka bir şey yapamadılar. Daha sonra İsviçreli ve İtalyan bazı atık şirketleri Somali denizlerini tonlarca atık maddeleri bırakmak için mekân seçtiler. 2004’te yaşanan bir tusunamiden sonra sahile vuran bu atıklar, Somali halkında daha önce rastlanmamış bir şekilde fazla sayıda iç kanamalara, cilt yaralarına ve kanserlere yol açtı. Araştırmalar atıkların uranyum, radyoaktif maddeler, kurşun, cadmium, civa ve kimyasal atık içerdiğini ortaya koydu. Bu olaylar sonucu Somali denizini ve halkını koruma amacıyla ortaya çıkan korsanlar, daha sonraları kontrolden çıkıp ticarî gemilere de saldırmaya başladılar. Ama gerçeği söylemek gerekirse, eğer korsanlardan kurtulmak sahillerimizin tecavüze uğramasının devamı ve kanserli bir jenerasyon yetişmesi anlamına geliyorsa hepimiz korsan bayraklarımızı dalgalandırırız.

Dünya ilk önce Somali halkına Batı şirketlerinin illegal uygulamalarının sona ereceği sözünü vermelidir. Bundan sonra korsanlardan operasyonlarına son vermeleri talebinde bulunabilirler. Görüldüğü üzere sizin korsan dedikleriniz aslında Somali’nin sahil güvenliği.”

Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun yaşanılanlara ilgisiz kalmayan K’naan, Gazze’ye insanî yardım götüren gemiye İsrail tarafından yapılan hain saldırıyı da “twitter” ve “facebook” aracılığıyla sert bir dille eleştirdi. Aynı zamanda bu konuda sessiz kalan diğer sanatçı arkadaşlarını da “sanatçı değil, yalnızca bir eğlendirici” olmakla suçladı. İşte K’naan’ın yabancı basından tepki alan açıklamaları: “Eğlendiriciler ve sanatçılar arasında önemli bir fark vardır:
 Sanatçılar dünyanın çektiği acıları hissederken, eğlendiriciler onun etrafında dansederler. Diddy’ler, Gaga’lar ve Black Eyed Peas’ler hiçbir şey söylemeyebilir ama ben, birçok şey kaybedecek bile olsam, sessiz kalamam. Gazze’ye yardım gemisi götüren sivillerin hayatlarını kaybetmesi kalbimi derinden yaraladı. Ve İsrail, suçlusun! Yardım gemilerinde hayatlarını kaybeden cesur insanlar için adalet yerini bulmalı. Evet, Gazze korkunç bir durum içerisinde ve evet, ben insanlığa âşığım.”

ALINTI

“Neden bir köprüyü sadece biri düştükten sonra tamir ederler,/ Neden bu kadar sağırlaşıyorsun, çağıran kendi öz kardeşinken,/ Neden terörle savaşmaya gidiyorlar, kendi savaşları dünyayı terörize ederken…” (Hoobale)

ve o çok sevdiğim şarkı birçok versiyonu var ama ben bunu tercih ettim iyi seyirler;



Kardeşin yeni çalışmalarını oradan şuradan buradan bulabilirsiniz ben daha da uzatmayalım diye kısa kestim ;) Lakin ben yeni kliplerini pek beğenmediğimi belirtmek isterim :(



0 yorum:

Yorum Gönder

 

(c)2009 biraz biraz. Based in Wordpress by wpthemesfree Created by Templates for Blogger