Suç ortağı aramaya, kabahati ahir
zamana atmaya, bilmiyorum-bilemiyorum, irademe sahip olamıyorum demeye gerek
var mı? Sen eylemine, zihin harmanında geçirip de karar vermedin mi? Nefsimi
temize çıkarmak hesabına –sözüm meclisten içeri- habire ehl-i dünyanın
çirkefliklerini, olumsuzluklarını anlatmak, betimlemek, bir türlü dilden
düşürememek de ne oluyor? Yezid’e dahi lânet vacip değilken ehl-i dünyayı
hararetle kötülemek, yaptıklarını üzülme süsü vererek eleştirmek neden? Oturup
uslu uslu dua etmek, yalvarmak varken. Onlar ehli dünya da sen cennet melaikesi
misin? Kötülükler sana dokunmaz mı, çamur kirletmez mi mesela, su boğmaz mı
seni, ellerin üşümez mi hiç? Ya da uzunca bir süredir yüreciğin ayazda kaldı da
farkında mı değilsin? Küçük hanım, boyutların kadar aklın ve ruhunda küçülmüş.
Kral çıplak biliyor musun?
Sende bu çağa doğdun, ne başka bir
zamana getirildin ne de başka bir zamanı kucaklıyorsun. Hepimiz aynı sahnenin
oyuncularıyız, küçük büyük pek çok imtihandan geçiyoruz. Bir sözümüz, bir
tavrımız birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş zincirin halkaları gibi. Oyunun
parçaları birbirinden bağımsız değil. Sahnede sergilenen oyunda seninde rolün
var. Oyunun güzelliğinde olduğu kadar olduğu kötülüklerinde-çirkinliklerinde de
önemlisin.
Kusura bakma bu sefer sert
çıkacağım sana. Seni boyayanlar var ise seninde boyadıkların var. Hadi kendi
alacalı bulacalı bir şeye benzemez rengini bir kenara koyalım, senin
boyadıkların ne olacak? Bir renge sahip olmadığın-olamadığın için onları da
kendin gibi ne idüğü belirsiz mi edeceksin?
“Bir insan bozulur, bir nesil
bozulur.” diyor yazar okurdun kitaplarını hatırladın mı? Çuvaldızı kendine,
iğneyi başkalarına batır kuzum. Silkin, kendine gel. Bohem takılmaya gerek yok.
Zaten sen pek de sevmezsin. Kafanı çevirir yoluna devam edersin ama bir dur bak
bakalım nereye gidersin. Az konuşup çok dinleme, iki düşünüp bir konuşma, ne
yapıp ettiğine ne yöne gittiğine bakma vakti geldi-geçiyor.
Bende yolunda idim, ayağım çere çöpe takıldı,
çer çöp de hoşuma gitti az gönlümü hoş ettim diyemezsin. Sonra karınca kadar
hüküm kesp edemeyince gücüne gider. Yoktan varlığına, varlığından
haberdarlığına o an utanırsın. Maden Güzel gören, güzel
düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır. Maden kulaklar
ne dinler ayaklar oraya gider. Gözlerine güzeli baktırma, kulaklarına iyiyi
işittirme zamanıdır.
Amellerin kefesinden mi taşıyor?
Ondan mı geliyor bu özgüven?
Yoksa…
Madem " En zor
zamanlarda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma!" (Tevbe:40) ve madem "Allah'tan
başka güahları bağışlayacak olan yoktur. " (Al-i İmran:135)
Biliyorsun ki, İnsanları
canlandıran emeldir; öldüren ye'stir. O zaman;
Vira bismillah yeni güne, vira
bismillah tövbeye, vira bismillah tekrar başlamaya, vira bismillah umuda, vira
bismillah affa, vira bismillah afiyete…..
NOT: BİGBANG KOPUYOR yazısının üstüne pek olmadı ama bu da böyle bir iç döküş olsun. O keratalar da ayrı şirin :(
0 yorum:
Yorum Gönder