Diyanet İşleri Başkanlığı, ’’Kutlu
Doğum Haftası’’ dolayısıyla bu yıl yapılacak etkinliklerin temasını belirledi.
Etkinliklerin bu yıl daha kapsamlı yapılması da planlanıyor..
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye
Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılından itibaren Peygamber Efendimizin doğum yıl
dönümleri, her yıl "Kutlu Doğum Haftası" adıyla bu amaç doğrultusunda
ilmî, sosyal ve kültürel etkinliklerle
kutlanmaktadır.
24.sü bu yıl 14-20 Nisan tarihleri
arasında icra edilecek Kutlu Doğum Haftası`nın teması" Hz. Peygamber
ve İnsan Onuru " olarak belirlendi.
İnsanlığa gönderilen bütün ilahi
mesajlarda insanın manevi şahsiyetinin en önemli ögesi olarak onurun
korunmasına özel bir önem ve ağırlık verilmiştir. Bu çizginin son halkası
olan İslam da, insanı insan yapan değerler üzerinde hassasiyetle durmuş, Hz.
Peygamber (s.a.v) bu değerleri bizzat hayatında uygulayarak insanlığa ışık
tutmuştur.
İlahi mesajlara karşın insanlık
tarihi, insan onurunun çiğnendiği, haysiyetli bir hayat sürmenin
imkânsızlaştığı dönemleri yaşamıştır. Günümüz dünyasında da insanlık onuruyla
bağdaşmayacak olaylara, cinayetlere, aşağılamalara, temel hak ve hürriyetleri
zedeleyen uygulamalara hemen hemen her gün şahit olunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 14-20 Nisan 2013 tarihleri arasında
icra edilecek olan Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle 2013 Yılı Kutlu Doğum
Haftasında tema olarak “Hz.
Peygamber ve İnsan Onuru”nun
ele alınması karara bağlanmıştır.
Hafta boyunca gerçekleştirilecek
etkinliklerde, insan haysiyeti ve insan onuru bütün yönleriyle ele alınacaktır.
“Ey güzeller güzeli Sevgili gel, bir kere daha yeniden
misafirimiz ol.. tahtını sinelerimize kur ve bize buyurabildiğin her şeyi
buyur. Gel, gönüllerimizdeki karanlıkları kov, bütün benliğimize ruhunun
ilhamlarını duyur ve bize yeniden diriliş yollarını göster. Gel, her gün biraz daha
azgınlaşan şu zulmetleri ışığınla dağıt ve herkesi inleten zulüm ve
adaletsizlik ateşini söndürüver. Gel, her şekliyle kine, nefrete düşmanlığa
kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çöz; sevgiye,
merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coştur;
gel, ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme
enginliğiyle buluştur ve bizi kendi içimizdeki kopukluklardan kurtar.
Ey karanlık gecelerimizin ayı-güneşi, ey yolda kalmışların
biricik rehberi, sen bizler gibi sadece bir kere doğmadın/doğmazsın; zamanın
her parçası senin için bir tulû vakti, gönüllerimiz de mütevazi matlaın..
perişaniyetimiz sana bir çağrı, sinelerimiz Seniye-i Vedâ.. ne olur artık
ağlayan gönüllerimize acı da gel; doğ canlarımıza Yaratan aşkına, bizi yalnız
bırakma; yalnız bırakıp ruhlarımızı sensizlik ateşine yakma..
Ey dost, kaç bahar gelip geçti biz hep hazandayız ama,
düşe-kalka olsa da hep izindeyiz. Gel bizi bir kere daha sevindir. Sevindir ki;
bağının taptaze fidanlarıyla nâmını âleme tam duyuracak demdeyiz. Dünya senin
dünyan bu dünya ışığa hasret gidiyor. Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış
ümitlerimizle, yolların hakkını veremesek de hep yollardayız. Sadece
hislerimizle de olsa, aradığımız sevgili Sensin; gel son kez içimize doğ ki
gönüllerimiz ışıkla dolsun ve ufuklarımızı saran şu upuzun geceler savulup
gitsin ve bu şeb-i yeldânın yerini apak gündüzler alsın.
0 yorum:
Yorum Gönder