Derdim sitem ya da bakın bende
insanım demek falan değil. Amma ki insan denen şey ne nemen şey ise ben onu
olmayı bir türlü başaramıyorum. Atalete mi düştüm, atalet mi bana düştü, yeğis
batağı böyle bir hal midir, kalbin gıdası nedir, akılın akledebilmesi vazifesini
yerine getirebilmesi için onu nasıl bir ortamda yetiştirip geliştirmek gerekir?
…….. Ve asıl önemlisi değerini bilip sahip çıkamadığım DOSTLARIM, ŞEVKİM,
KALBİM, HİSLERİM NEREDESİZ? Tamam tek başımıza geldik tek başımıza gideceğiz bunu da göze alabilir olacağız ama BİRLİKTE hareket etmeyecek miyiz?
Tamam dualarda buluşuyoruzdur,
anılar, foroğraflar bizi sarıp sarmalıyordur kalbimize fısıldıyordur ‘edebi
diyarı bekle sabır otu acıdır lakin sonu selamettir’
Ve hem madem diye başlayan bir sıra cümlede akla geliyor ve lakin dostlar
önemli olan akla düşmesi değilmiş akıla düşüp kalpte pişmesi imiş. Dil bildi de
kalbe inmedi. Ben utandım eski dostları arayamadım eski beni bulamadım bulupta yerine koyamadım
diye. Ağladım, konuştum, anlattım, ağladım , sarıldım, bıraktım ve tekrar
ağladım bu sefer sustum kimseye bir şey anlatmıyorum. Dostum, annem, babam,
ablam, akrabam.. Kimseye burada bir savaş var demiyorum diyemiyorum. Sizide korkutur
bu hal diye azar azar uzaklaştım. Ama sizden uzaklaşmak önce kendimi
bırakmaktan geçiyormuş.
İçte farklı dışta farklı kalp
apayrı bir tiyatro sahnesi. Riya, iki yüzlülük, atalet, yeis, arayış, umut, insanlık
hali adını ne koyarsanız.
Bir yandan seminere
hazırlanıyorum bir yandan sızlayan burnumu çekiyorum bir yandan yazıyorum diğer
yandan beautiful hangover adlı şarkıyı dinliyorum. Tamam onların sersemliğinin
nedeni belli de razılar akledememişler adına da güzel demişler. Ben ise beni
saran sersemliğin nedenini bilemedim Eğer bu sersemliğin sonu SANA çıkacaksa
bende razıyım.Acısına da tatlısına da razıyım.Güzelliğini bilemeyen benimdir.
Özledim çok özledim çok çok çok
özledim. Özleye özleye özlemeyi öğrendim. Özlerken gözlerim yaşardı ve aklıma ilk
SEN geldin teşekkürler.
أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ
Allah kuluna kâfi değil mi? (ZÜMER;36)
Madem ilaç, derman, şifa belli
ve HAK hak etmeden yazmıyor…….
"Hak bir gönül verdi bana, ha
demeden hayran olur
Bir dem gelir şâdân olur, bir dem gelir giryan olur
Bir dem sanırsın kış gibi, Zemahşer-î olmuş gibi
Bir dem bişâretten doğar, hoş bağ ile bostan olur..."
(YUNUS)
(YUNUS)
Not: aman sakın ha korkmayın dua edin bende
bu hal hep olur ses etmezdim dostu utançtan arayamayınca utana utana ağlaya
ağlaya yazdım.
0 yorum:
Yorum Gönder